aslandoğmuş köyü forum

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

ASLANDOĞMUŞ KÖYÜ WEB SİTESİ FORUM


    Nazım Hikmet şiirleri

    EMRE
    EMRE
    Admin


    Erkek
    Mesaj Sayısı : 432
    Yaş : 32
    Nerden : GEBZE
    Kayıt tarihi : 08/12/08

    Nazım Hikmet şiirleri - Sayfa 5 Empty Geri: Nazım Hikmet şiirleri

    Mesaj  EMRE Salı Ara. 09 2008, 13:00

    TEFTİŞ


    Sayfada saygıyla göze çarpsın diye
    komuşlar fotoğrafı baş köşeye.
    İzmir'de, Kordon'da, Memetleri teftiş.
    Vakit öğle, hava sıcak, gün uzun belli.
    Önde Amerikan paşası kafayı dikmiş
    ve sırmalı şapkasında eli
    kasap bıçağı gibi parlıyor keskin, geniş
    ve küfredip sesini duyuyorum
    toprağıma tokat gibi inen adımlarının.
    Türk paşası on beş adım geride.
    Yüzünü göremiyorum, gölgeli.
    Belki alışmış,
    belki utanıyor, belki öfkeli.
    Memetlere bakıyorum :
    Dişleri kenetli, gözleri karanlık,
    gözleri dikilmiş yere.
    Sanıyorum yakındır, bir daha çıkmayacaklar
    İzmir'de, Kordonboyu'nda böyle teftişlere...


    1962
    EMRE
    EMRE
    Admin


    Erkek
    Mesaj Sayısı : 432
    Yaş : 32
    Nerden : GEBZE
    Kayıt tarihi : 08/12/08

    Nazım Hikmet şiirleri - Sayfa 5 Empty Geri: Nazım Hikmet şiirleri

    Mesaj  EMRE Salı Ara. 09 2008, 13:01

    TÜRKİYE İŞÇİ SINIFINA SELÂM



    Türkiye işçi sınıfına selâm!
    Selâm yaratana!
    Tohumların tohumuna, serpilip gelişene selâm!
    Bütün yemişler dallarınızdadır.
    Beklenen günler, güzel günlerimiz ellerinizdedir,
    haklı günler, büyük günler,
    gündüzlerinde sömürülmeyen, gecelerinde aç yatılmayan,
    ekmek, gül ve hürriyet günleri.



    Türkiye işçi sınıfına selâm!
    Meydanlarda hasretimizi haykıranlara,
    toprağa, kitaba, işe hasretimizi,
    hasretimizi, ayyıldızı esir bayrağımıza.



    Düşmanı yenecek işçi sınıfımıza selâm!
    Paranın padişahlığını,
    karanlığını yobazın
    ve yabancının roketini yenecek işçi sınıfına selâm!



    Türkiye işçi sınıfına selâm!
    Selâm yaratana!

    12 Ağustos 1962
    EMRE
    EMRE
    Admin


    Erkek
    Mesaj Sayısı : 432
    Yaş : 32
    Nerden : GEBZE
    Kayıt tarihi : 08/12/08

    Nazım Hikmet şiirleri - Sayfa 5 Empty Geri: Nazım Hikmet şiirleri

    Mesaj  EMRE Salı Ara. 09 2008, 13:01

    TÜRK KÖYLÜSÜ



    Topraktan öğrenip
    kitapsız bilendir.
    Hoca Nasreddin gibi ağlayan
    Bayburtlu Zihni gibi gülendir.
    Ferhad'dır
    Kerem'dir
    ve Keloğlan'dır.
    Yol görünür onun garip serine,
    analar, babalar umudu keser,
    kahbe felek ona eder oyunu.
    Çarşambayı sel alır,
    bir yâr sever
    el alır,
    kanadı kırılır
    çöllerde kalır,
    ölmeden mezara koyarlar onu.
    O, «Yûnusû biçâredir
    baştan ayağa yâredir,»
    ağu içer su yerine.
    Fakat bir kerre bir derd anlayan düşmeyegörsün önlerine
    ve bir kerre vakterişip :
    «—Gayrık yeter!...»
    demesinler.
    Ve bir kerre dediler mi :
    «İsrafil surunu urur
    mahlukat yerinden durur»,
    toprağın nabzı başlar
    onun nabızlarında atmağa.
    Ne kendi nefsini korur,
    ne düşmanı kayırır,
    «Dağları yırtıp ayırır,
    kayaları kesip yol eyler âbıhayat akıtmağa...»
    EMRE
    EMRE
    Admin


    Erkek
    Mesaj Sayısı : 432
    Yaş : 32
    Nerden : GEBZE
    Kayıt tarihi : 08/12/08

    Nazım Hikmet şiirleri - Sayfa 5 Empty Geri: Nazım Hikmet şiirleri

    Mesaj  EMRE Salı Ara. 09 2008, 13:01

    ÜÇ SELVİ


    Kapımın önünde üç selvi vardı.
    Üç selvi.


    Selviler rüzgarda sallanırlardı.
    Üç selvi.


    Kökleri yerde, başları yıldızlarda
    üç selvi.


    Selviler sallanırlardı rüzgarda.
    Üç selvi.


    Bir gece düşman bastı evi.
    Üç selvi.


    Yatağımda öldürüldüm ben.
    Üç selvi.


    Kesildi selviler köklerinden.
    Üç selvi.


    Artık ne kökleri yerde, başları yıldızlarda
    üç selvi.


    Selviler sallanmıyorlar rüzgarda.
    Üç selvi.


    Mermer bir ocakta parçalanmış yatıyor
    üç selvi.


    Kanlı bir baltayı aydınlatıyor
    üç selvi.
    1933
    EMRE
    EMRE
    Admin


    Erkek
    Mesaj Sayısı : 432
    Yaş : 32
    Nerden : GEBZE
    Kayıt tarihi : 08/12/08

    Nazım Hikmet şiirleri - Sayfa 5 Empty Geri: Nazım Hikmet şiirleri

    Mesaj  EMRE Salı Ara. 09 2008, 13:01

    VASİYET


    Yoldaşlar, nasip olmazsa görmek o günü,
    ölürsem kurtuluştan önce yani,
    alıp götürün
    Anadolu'da bir köy mezarlığına gömün beni.



    Hasan beyin vurdurduğu
    ırgat Osman yatsın bir yanımda
    ve çavdarın dibinde toprağa çocuklayıp
    kırkı çıkmadan ölen şehit Ayşe öbür yanımda.



    Traktörlerle türküler geçsin altbaşından mezarlığın,
    seher aydınlığında taze insan, yanık benzin kokusu,
    tarlalar orta malı, kanallarda su,
    ne kuraklık, ne candarma korkusu.



    Biz bu türküleri elbette işitecek değiliz,
    toprağın altında yatar upuzun,
    çürür kara dallar gibi ölüler,
    toprağın altında sağır, kör, dilsiz.



    Ama bu türküleri söylemişim ben
    daha onlar düzülmeden,
    duymuşum yanık benzin kokusunu
    traktörlerin resmi bile çizilmeden.



    Benim sessiz komşulara gelince,
    şehit Ayşe'yle ırgat Osman
    çektiler büyük hasreti sağlıklarında
    belki de farkında bile olmadan.



    Yoldaşlar, ölürsem o günden önce yani,
    - öyle gibi de görünüyor -
    Anadolu'da bir köy mezarlığına gömün beni
    ve de uyarına gelirse,
    tepemde bir de çınar olursa
    taş maş da istemez hani...


    27 Nisan 1953
    EMRE
    EMRE
    Admin


    Erkek
    Mesaj Sayısı : 432
    Yaş : 32
    Nerden : GEBZE
    Kayıt tarihi : 08/12/08

    Nazım Hikmet şiirleri - Sayfa 5 Empty Geri: Nazım Hikmet şiirleri

    Mesaj  EMRE Salı Ara. 09 2008, 13:01

    VATAN HAİNİ


    "Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.
    Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet.
    Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ."
    Bir Ankara gazetesinde çıktı bunlar, üç sütun üstüne, kapkara haykıran puntolarla,
    bir Ankara gazetesinde, fotoğrafı yanında Amiral Vilyamson'un
    66 santimetre karede gülüyor, ağzı kulaklarında, Amerikan amirali
    Amerika, bütçemize 120 milyon lira hibe etti, 120 milyon lira.
    "Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet
    Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ."



    Evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz, ben yurt
    hainiyim, ben vatan hainiyim.
    Vatan çiftliklerinizse,
    kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan,
    vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan,
    vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın,
    fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan,
    vatan tırnaklarıysa ağalarınızın,
    vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa,
    ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,
    vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası, Amerikan donanması topuysa,
    vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,
    ben vatan hainiyim.
    Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla :
    Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.

    28 Temmuz 1962
    EMRE
    EMRE
    Admin


    Erkek
    Mesaj Sayısı : 432
    Yaş : 32
    Nerden : GEBZE
    Kayıt tarihi : 08/12/08

    Nazım Hikmet şiirleri - Sayfa 5 Empty Geri: Nazım Hikmet şiirleri

    Mesaj  EMRE Salı Ara. 09 2008, 13:02

    VEDA



    Hoşça kalın
    dostlarım benim
    hoşça kalın!
    Sizi canımda
    canımın içinde,
    kavgamı kafamda götürüyorum.
    Hoşça kalın
    dostlarım benim
    hoşça kalın...
    Resimlerdeki kuşlar gibi
    dizilip üstüne kumsalın,
    mendil sallamayın bana.
    İstemez...
    Ben dostların gözünde kendimi
    boylu boyumca görüyorum...



    A dostlar
    a kavga dostu
    iş kardeşi
    a yoldaşlar a..!!.
    Tek hecesiz elveda..



    Geceler sürecek kapımın sürgüsünü,
    pencerelerde yıllar örecek örgüsünü.
    Ve ben bir kavga şarkısı gibi haykıracağım
    mapusane türküsünü.



    Yine görüşürüz
    dostlarım benim
    yine görüşürüz...
    Beraber güneşe güler,
    beraber dövüşürüz...



    A dostlar
    a kavga dostu
    iş kardeşi
    a yoldaşlar a..!!.
    ELVEDA..!!.......
    EMRE
    EMRE
    Admin


    Erkek
    Mesaj Sayısı : 432
    Yaş : 32
    Nerden : GEBZE
    Kayıt tarihi : 08/12/08

    Nazım Hikmet şiirleri - Sayfa 5 Empty Geri: Nazım Hikmet şiirleri

    Mesaj  EMRE Salı Ara. 09 2008, 13:02

    YALNAYAK



    Kafamızda güneş

    ateş

    bir sarık.

    Arık toprak

    çıplak ayaklarımıza çarık.

    İhtiyar katırından

    daha ölü bir köylü

    yanımızda,

    yanımızda değil

    yanan

    kanımızda.

    Omuz yamçısız

    bilek kamçısız

    atsız, arabasız

    jandarmasız,

    ayı ini köyler

    balçık kasabalar

    kel dağlar aştık,

    İşte biz o diyarı böyle dolaştık!

    Hasta öküzlerin

    yaşlı gözlerinde

    dinledik taşlı tarlaların sesini.

    Gördük ki vermiyor

    toprak altın başaklı nefesini

    kara

    sapanlara!

    Rüyada gezer gibi gezmedik

    Hayır,

    bir çöplükten bir çöplüğe ulaştık.

    İşte biz bu diyarı böyle dolaştık.

    Biz

    biliriz

    o memleket

    neye hasret çeker.

    Bu hasret

    bir materyalist kafası kadar

    çizgileşmiştir,

    bu hasrette

    madde var

    madde!



    Basık

    suratı asık

    evler

    köstebek yolu sokakların üstünde

    vermiş kafa kafaya.

    Cin gözlü

    güvercin sözlü

    abani sarıklılar

    dükkânlara bağdaşmış

    Yarık

    tabanı çarıklılar

    önlerinde.

    Yarma

    bir jandarma

    tarlada zina eden

    bir çifti sürür.

    Kahvede

    piri mugan dede

    sulanırken çırağa

    "Lâhavle ve lâ" çekip derin derin

    bu geçenlerin

    suratına tükürür.

    İşte şu

    ekşimiş uyku kokan çömlek gibi şehrin

    kara sevdası değil öyle romantik,

    onun

    ruhunun

    iki kıvrak kelimelik

    hasreti var:

    BUHAR

    ELEKTRİK!



    Kör değilseniz eğer

    görürsünüz ki

    şu toprak yüzlü rençper

    Kafkastan arta kalan

    kalbur göğüslü oğlu

    kel başlarında mültezimin

    tırnakları oyulu,

    kızıyla

    karısıyla

    kağnısıyla

    son karış toprağına sarılmak,

    ölse de burda onlarla ölmek

    burda

    onlarla

    gömülmek

    istiyor.



    Dağların tarlaların özlediği,

    arzulu bir kadın gibi şehvetle gözlediği

    her tırnağında 1000 manda kuvveti

    demirleşen

    ve su çalkalar gibi toprağı eşen

    ruhu buhar

    makinalar!



    Ey cam karınları

    sarı

    nargileler gibi horuldayan,

    ey üç atlı yaylısının içinden

    sağır

    burunsuz

    kör

    köylülere

    Pierre Loti ahı çekip geçen

    ağzı gemli

    eli

    kalemli

    efendiler!

    Tatlı maval dinlemekten gayrı usandık.

    Artık

    hepinizin kafasına

    şu

    daaaaaank

    desin:

    Köylünün toprağa hasreti var,

    toprağın hasreti

    makinalar!
    EMRE
    EMRE
    Admin


    Erkek
    Mesaj Sayısı : 432
    Yaş : 32
    Nerden : GEBZE
    Kayıt tarihi : 08/12/08

    Nazım Hikmet şiirleri - Sayfa 5 Empty Geri: Nazım Hikmet şiirleri

    Mesaj  EMRE Salı Ara. 09 2008, 13:03

    YAPIYLA YAPICILAR



    Yapıcılar türkü söylüyor,

    yapı türkü söyler gibi yapılmıyor ama.

    Bu iş biraz daha zor.



    Yapıcıların yüreği

    bayram yeri gibi cıvıl cıvıl,

    ama yapı yeri bayram yeri değil.

    Yapı yeri toz toprak,

    çamur, kar.

    Yapı yerinde ayağın burkulur,

    ellerin kanar.

    Yapı yerinde ne çay her zaman şekerli,

    her zaman sıcak,

    ne ekmek her zaman pamuk gibi yumuşak,

    ne herkes kahraman,

    ne dostlar vefalı her zaman.



    Türkü söyler gibi yapılmıyor yapı.

    Bu iş biraz daha zor.

    Zor mor ama

    yapı yükseliyor, yükseliyor.

    Saksılar konuldu pencerelere

    alt katlarında.

    İlk balkonlara güneşi taşıyor kuşlar

    kanatlarında.

    Bir yürek çarpıntısı var

    her putrelinde, her tuğlasında, her kerpicinde.

    Yükseliyor

    yükseliyor

    yükseliyor yapı kanter içinde.



    1955
    EMRE
    EMRE
    Admin


    Erkek
    Mesaj Sayısı : 432
    Yaş : 32
    Nerden : GEBZE
    Kayıt tarihi : 08/12/08

    Nazım Hikmet şiirleri - Sayfa 5 Empty Geri: Nazım Hikmet şiirleri

    Mesaj  EMRE Salı Ara. 09 2008, 13:03

    YARIDA KALAN BİR BAHAR YAZISI

    Vurdu kalın parmaklar
    yazı makinamın dişlerine.
    Kâğıtta her harfi majiskülle dizilmiş
    üç kelime var ;
    BAHAR
    BAHAR
    BAHAR...
    Ve ben şair musahhih
    ve ben hergün
    iki liraya
    2.000 kötü satır okumaya
    mecbur olan adam,
    ve ben
    neden
    bahar geldi de hâlâ
    muşambası kopuk
    kara bir koltuk
    gibi oturmaktayım?
    Kasketini kendi kendine giydi kafam,
    fırladım matbaadan
    sokaktayım .
    Yüzümde mürettiphanenin
    kurşunlu kiri,
    cebimde 75 kuruşum var.
    HAVADA BAHAR...

    Berberlerde pudralanıyor
    Babıâli paryasının
    sarı
    yanakları .
    Ve güneşli aynalar gibi yanıyor
    kitapçı camekânlarında
    üç renkli kitap kapakları .
    Fakat benim
    bu caddede yaşıyan,
    kapısında ismimi taşıyan
    bir formalık "ALFABE"m bile yok!
    Adam sen de ne çıkar!
    Başım dönmüyor geri,
    yüzümde mürettiphanenin
    kurşunlu kiri
    cebimde 75 kuruşum var .
    HAVADA BAHAR...

    Bu yazı yarıda kaldı.
    Yağmur yağdı satırları sel aldı .
    Halbuki ben neler yazacaktım neler...
    3.000 sayfalık 3 cildinin üstünde
    aç oturan muharrir
    bakmıyacaktı da camına kebapçının,
    tombul esmer kızını Ermeni kitapçının
    ışıklı gözleri ile taşlıyacaktı...
    Deniz kokmaya başlayacaktı .
    Terli kızıl bir kısrak gibi
    şahlanacaktı bahar,
    ve ben onun çıplak sırtına atlar
    atlamaz
    sürecektim sulara.
    Sonra
    her adımda peşimden gelecekti
    yazı makinam .
    Ona diyecektim :
    - Etme anam
    beni bırak bir saat rahat...

    Sonra,
    saçları düşmeye başlayan başım
    haykıracaktı uzaklara :
    ÂŞIKIM...

    27 benim yaşım
    onun yaşı 17 .
    Kör şeytan
    topal şeytan
    kör topal şeytan
    gel bu kızı sev,dedi,
    diyecektim;
    diyemedim,
    derim yine!
    Ama yağmurmuş
    yağıyormuş,
    yazdığım satırları sel almışmış
    cebimde 25 kuruşum kalmışmış
    ne çıkar...
    Bahar geldi bahar geldi bahar
    bahar geldi ulan !
    Tomurcuklandı içimde kan! !
    EMRE
    EMRE
    Admin


    Erkek
    Mesaj Sayısı : 432
    Yaş : 32
    Nerden : GEBZE
    Kayıt tarihi : 08/12/08

    Nazım Hikmet şiirleri - Sayfa 5 Empty Geri: Nazım Hikmet şiirleri

    Mesaj  EMRE Salı Ara. 09 2008, 13:04

    YATAR BURSA KALESİNDE



    Sevdalınız komünisttir,

    on yıldan beri hapistir,

    yatar Bursa kalesinde.



    Hapis ammâ, zincirini kırmış yatar,

    en âlâ mertebeye ermiş yatar,

    yatar Bursa kalesinde.



    Memleket toprağındadır kökü,

    Bedreddin gibi taşır yükü,

    yatar Bursa kalesinde.



    Yüreği delinip batmadan,

    şarkısı tükenip bitmeden,

    cennetini kaybetmeden,

    yatar Bursa kalesinde.

    1947
    EMRE
    EMRE
    Admin


    Erkek
    Mesaj Sayısı : 432
    Yaş : 32
    Nerden : GEBZE
    Kayıt tarihi : 08/12/08

    Nazım Hikmet şiirleri - Sayfa 5 Empty Geri: Nazım Hikmet şiirleri

    Mesaj  EMRE Salı Ara. 09 2008, 13:04

    YAŞAMAYA DAİR



    1

    Yaşamak şakaya gelmez,
    büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın
    bir sincap gibi mesela,
    yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,
    yani bütün işin gücün yaşamak olacak.

    Yaşamayı ciddiye alacaksın,
    yani o derecede, öylesine ki,
    mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda,
    yahut kocaman gözlüklerin,
    beyaz gömleğinle bir laboratuvarda
    insanlar için ölebileceksin,
    hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için,
    hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken,
    hem de en güzel en gerçek şeyin
    yaşamak olduğunu bildiğin halde.

    Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
    yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,
    hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
    ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
    yaşamak yanı ağır bastığından.

    1947



    2

    Diyelim ki, ağır ameliyatlık hastayız,
    yani, beyaz masadan,
    bir daha kalkmamak ihtimali de var.
    Duymamak mümkün değilse de biraz erken gitmenin kederini
    biz yine de güleceğiz anlatılan Bektaşi fıkrasına,
    hava yağmurlu mu, diye bakacağız pencereden,
    yahut da sabırsızlıkla bekleyeceğiz
    en son ajans haberlerini.

    Diyelim ki, dövüşülmeye deşer bir şeyler için,
    diyelim ki, cephedeyiz.
    Daha orda ilk hücumda, daha o gün
    yüzükoyun kapaklanıp ölmek de mümkün.
    Tuhaf bir hınçla bileceğiz bunu,
    fakat yine de çıldırasıya merak edeceğiz
    belki yıllarca sürecek olan savaşın sonunu.

    Diyelim ki hapisteyiz,
    yaşımız da elliye yakın,
    daha da on sekiz sene olsun açılmasına demir kapının.
    Yine de dışarıyla birlikte yaşayacağız,
    insanları, hayvanları, kavgası ve rüzgarıyla
    yani, duvarın ardındaki dışarıyla.

    Yani, nasıl ve nerede olursak olalım
    hiç ölünmeyecekmiş gibi yaşanacak...

    1948



    3

    Bu dünya soğuyacak,
    yıldızların arasında bir yıldız,
    hem de en ufacıklarından,
    mavi kadifede bir yaldız zerresi yani,
    yani bu koskocaman dünyamız.

    Bu dünya soğuyacak günün birinde,
    hatta bir buz yığını
    yahut ölü bir bulut gibi de değil,
    boş bir ceviz gibi yuvarlanacak
    zifiri karanlıkta uçsuz bucaksız.

    Şimdiden çekilecek acısı bunun,
    duyulacak mahzunluğu şimdiden.
    Böylesine sevilecek bu dünya
    "Yaşadım" diyebilmen için...
    EMRE
    EMRE
    Admin


    Erkek
    Mesaj Sayısı : 432
    Yaş : 32
    Nerden : GEBZE
    Kayıt tarihi : 08/12/08

    Nazım Hikmet şiirleri - Sayfa 5 Empty Geri: Nazım Hikmet şiirleri

    Mesaj  EMRE Salı Ara. 09 2008, 13:04

    YİNE İYİMSERLİK ÜSTÜNE



    Sağlığımda açıldı kosmos yolu,
    Moskova'da açılış törenindeyim.
    Avucumda bir çocuğun sarışın eli,
    bir yılbaşı ağacı önündeyim.



    Biliyordum, yaşına bile gelmeden,
    gözlerinde sırça toplar yanan çocuk,
    yolcu füzeleri güneşe doğru, yıldızların arasından,
    balıklar gibi sessiz sedasız akıp gidecek.



    Ama füze yolcuları yola çıkabilecek mi pasaportsuz?
    Bilet olacak mı? Parayla mı alacaklar?
    Ve uzaklaşıp karpuzlaşır, elmalaşırken dünyamız,
    ıstıratosferde savaş füzelerine mi rastgelecekler?



    Beni ilgilendiren bavullarının eşyası değil,
    yüreklerinin yükü.
    Korkuyorlarsa kimden, neden, niçin, nasıl?
    Ya ara hırsı? Emir verme merakı?



    Yüzüne yılbaşı ağacının telli pullu
    aydınlığı vuran çocuk,
    belli, bilmiyorum neden, ama belli
    yaşayacak benden iki kere çok.



    Kosmosa filan gidip gelecek. İş bunda değil.
    Yeryüzünde görecek mucizenin büyüğünü :
    tek insan milletini pırıl pırıl.
    Ben iyimserim, dostlar, akarsu gibi...


    7 Ocak 1959
    EMRE
    EMRE
    Admin


    Erkek
    Mesaj Sayısı : 432
    Yaş : 32
    Nerden : GEBZE
    Kayıt tarihi : 08/12/08

    Nazım Hikmet şiirleri - Sayfa 5 Empty Geri: Nazım Hikmet şiirleri

    Mesaj  EMRE Salı Ara. 09 2008, 13:04

    YİNE MEMLEKETİM ÜSTÜNE SÖYLENMİŞTİR


    Memleketim, memleketim, memleketim,
    ne kasketim kaldı senin ora işi
    ne yollarını taşımış ayakkabım,
    son mintanın da sırtımda paralandı çoktan,
    Şile bezindendi.
    Sen şimdi yalnız saçımın akında,
    enfarktında yüreğimin,
    alnımın çizgilerindesin memleketim,
    memleketim,
    memleketim...


    8 Nisan 1958
    EMRE
    EMRE
    Admin


    Erkek
    Mesaj Sayısı : 432
    Yaş : 32
    Nerden : GEBZE
    Kayıt tarihi : 08/12/08

    Nazım Hikmet şiirleri - Sayfa 5 Empty Geri: Nazım Hikmet şiirleri

    Mesaj  EMRE Salı Ara. 09 2008, 13:04

    YİNE ÖLÜME DAİR



    Zevcem,
    ruhu revanım
    Hatice Pîrâyende,
    ölümü düşünüyorum,
    demek ki arteryo skleroz
    başlıyor bende...
    Bir gün
    kar yağarken,
    yahut
    bir gece,
    yahut
    bir öğle sıcağında,
    hangimiz ilkönce,
    nasıl
    ve nerde öleceğiz?
    Nasıl
    ve ne olacak
    ölenin son duyduğu ses,
    son gördüğü renk,
    kalanın ilk hareketi
    ilk sözü
    ilk yediği yemek?
    Belki de birbirimizden uzakta öleceğiz.
    Haber
    çığlıklarla gelecek,
    yahut da ima edecekler,
    ve kalanı yalnız bırakıp
    gidecekler...
    Ve kalan
    karışacak kalabalığa.

    Yani efendim, hayat...
    Ve bütün bu ihtimâlât
    1900 kaç senesinin
    kaçıncı ayı
    kaçıncı günü
    kaçıncı saatinde?

    Zevcem,
    ruhu revanım
    Hatice Pîrâyende,
    ölümü düşünüyorum,
    geçen ömrümüzü düşünüyorum.
    Kederli
    rahat
    ve hodbinim.
    Hangimiz ilkönce
    nasıl
    ve nerde ölürsek ölelim,
    seninle biz
    birbirimizi
    ve insanların en büyük dâvasını sevebildik
    — dövüştük onun uğruna —,
    «yaşadık»
    diyebiliriz.
    EMRE
    EMRE
    Admin


    Erkek
    Mesaj Sayısı : 432
    Yaş : 32
    Nerden : GEBZE
    Kayıt tarihi : 08/12/08

    Nazım Hikmet şiirleri - Sayfa 5 Empty Geri: Nazım Hikmet şiirleri

    Mesaj  EMRE Salı Ara. 09 2008, 13:05

    21 - 1 - 924



    Lambayı yakma, bırak,
    sarı bir insan başı
    düşmesin pencereden kara.
    Kar yağıyor
    karanlıklara.
    Kar yağıyor
    ve ben hatırlıyorum.
    Kar...
    Üflenen bir mum gibi söndü
    koskocaman ışıklar..
    Ve şehir
    kör bir insan gibi kaldı
    altında yağan karın.
    Lambayı yakma, bırak!
    Kalbe bir bıçak gibi giren hatıraların
    dilsiz olduklarını anlıyorum.
    Kar yağıyor
    ve ben hatırlıyorum.
    EMRE
    EMRE
    Admin


    Erkek
    Mesaj Sayısı : 432
    Yaş : 32
    Nerden : GEBZE
    Kayıt tarihi : 08/12/08

    Nazım Hikmet şiirleri - Sayfa 5 Empty Geri: Nazım Hikmet şiirleri

    Mesaj  EMRE Salı Ara. 09 2008, 13:05

    YİRMİNCİ ASRA DAİR



    — Uyumak şimdi,
    uyanmak yüz yıl sonra, sevgilim...

    — Hayır,
    kendi asrım beni korkutmuyor
    ben kaçak değilim.
    Asrım sefil,
    asrım yüz kızartıcı,
    asrım cesur,
    büyük
    ve kahraman.
    Dünyaya erken gelmişim diye kahretmedim hiçbir zaman.
    Ben yirminci asırlıyım
    ve bununla övünüyorum.
    Bana yeter
    yirminci asırda olduğum safta olmak
    bizim tarafta olmak
    ve dövüşmek yeni bir âlem için...

    — Yüz yıl sonra, sevgilim...

    — Hayır, her şeye rağmen daha evvel.
    Ve ölen ve doğan
    ve son gülenleri güzel gülecek olan yirminci asır
    (benim şafak çığlıklarıyla sabaha eren müthiş gecem),
    senin gözlerin gibi, Hatçem,
    güneşli olacaktır...

    12 Kasım 1941
    EMRE
    EMRE
    Admin


    Erkek
    Mesaj Sayısı : 432
    Yaş : 32
    Nerden : GEBZE
    Kayıt tarihi : 08/12/08

    Nazım Hikmet şiirleri - Sayfa 5 Empty Geri: Nazım Hikmet şiirleri

    Mesaj  EMRE Salı Ara. 09 2008, 13:05

    YÜRÜMEK



    Yürümek;
    yürümeyenleri
    arkanda boş sokaklar gibi bırakarak,
    havaları boydan boya yarıp ikiye
    bir mavzer gözü gibi
    karanlığın gözüne bakarak
    yürümek!..



    Yürümek;
    dost omuzbaşlarını
    omuzlarının yanında duyup,
    kelleni orta yere
    yüreğini yumruklarının içine koyup
    yürümek!..



    Yürümek;
    yolunda pusuya yattıklarını,
    arkadan çelme attıklarını
    bilerek
    yürümek...



    Yürümek;
    yürekten
    gülerekten
    yürümek...
    EMRE
    EMRE
    Admin


    Erkek
    Mesaj Sayısı : 432
    Yaş : 32
    Nerden : GEBZE
    Kayıt tarihi : 08/12/08

    Nazım Hikmet şiirleri - Sayfa 5 Empty Geri: Nazım Hikmet şiirleri

    Mesaj  EMRE Salı Ara. 09 2008, 13:05

    ZAFERE DAİR



    Korkunç ellerinle bastırıp yaranı
    dudaklarını kanatarak
    dayanılmakta ağrıya.
    Şimdi çıplak ve merhametsiz
    bir çığlık oldu ümid...
    Ve zafer
    artık hiçbir şeyi affetmeyecek kadar
    tırnakla sökülüp koparılacaktır...

    Günler ağır.
    Günler ölüm haberleriyle geliyor.
    Düşman haşin
    zalim
    ve kurnaz.
    Ölüyor çarpışarak insanlarımız
    — halbuki nasıl hakketmişlerdi yaşamayı —
    ölüyor insanlarımız
    — ne kadar çok —
    sanki şarkılar ve bayraklarla
    bir bayram günü nümayişe çıktılar
    öyle genç
    ve fütursuz...

    Günler ağır.
    Günler ölüm haberleriyle geliyor.
    En güzel dünyaları
    yaktık ellerimizle
    ve gözümüzde kaybettik ağlamayı :
    bizi bir parça hazin ve dimdik bırakıp
    gözyaşlarımız gittiler
    ve bundan dolayı
    biz unuttuk bağışlamayı...

    Varılacak yere
    kan içinde varılacaktır.
    Ve zafer
    artık hiçbir şeyi affetmeyecek kadar
    tırnakla sökülüp
    koparılacaktır...

    1941

      Forum Saati Cuma Mayıs 17 2024, 12:02